Bu Blogda Ara

9 Ekim 2016 Pazar

ÜLKÜCÜLÜK VE TÜRKÇÜLÜK AYNI ŞEYLER MİDİR?

ÜLKÜCÜLÜK VE TÜRKÇÜLÜK AYNI ŞEYLER MİDİR?

Ülkücülük ve Türkçülük birbirine benzeseler de birbirinden farklı kavramlardır.

Ülkücüler Türk İslamcıdır. Yani Türk olmayan unsurları (Kürt, Pomak, Çeçen, Arap gibi) Müslüman oldukları için kardeş ilan ederler ve onları Turanlı olarak kabul ederler. Türk olup Müslüman olmayan Macar, Çuvaş, Gagavuz, Moğol ve hatta Kırgız, Özbek, Kazak soyundan olanları ise düşman bellerler. Türbanı savunurlar. Arap gibi ibadet ederler, Arap gibi giyinirler, Arap gibi yaşarlar. Türklükle ilgisi olmayan Arvasi gibi Arapları akıl hocası olarak görüp başbuğ kavramıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan Türkeş'i başbuğ diye yutturmaya çalışırlar. Yani düpedüz İslamcıdırlar.

Türkçüler ise Atatürk'ü son başbuğ, Atsız Ata'yı yolbaşçı bilirler. Hangi dinin mensubu olursa olsun Türk soyundan gelen Macar, Çuvaş, Gagavuz, Moğol, Tatar, Türkmen, Kırgız, Özbek, Kazak olanları kardeş bilirler. Türkçülüğe inanırlar, en ufak bir ödün vermezler.

Ülkücülük ve Türkçülüğün birbirinden tamamen farklı olduğunu, Türkçülüğün ülkemizdeki yolbaşçısı olan Atsız Ata'nın yazılarında da görebilmiriz.

ATSIZ - "Ne Yaptığını Bilmeyenler" makalesinden:

Aynı madalyonun öteki yüzündeki manzara da daha az acıklı değildir: 28 Mayıs günü Ankara'da öldürülen Ali Balseven'in başına gelen iş yine sosyal hastalıklara karşı aşısız bir güruhun marifetidir: 1948 Maraş doğumlu olup sıkıntılı bir hayat mücadelesinden sonra Ankara Ziraat Fakültesine giren ve gözü pek, katıksız Türkçü bir genç olan Ali Balseven milliyetçi partidir diye MHP ye girip bu partiden, Türkçü olmadığı kesinlikle anlaşıldıktan sonra çıktığı için üstüne çektiği düşmanlıklar sebebiyle ve kahpece öldürülmüştür.

Balseven'i öldürenler bir kere nâmert insanlardır. Mert olsalardı silâhsız bir kişinin üzerine silâhlı birkaç kişiyle saldırmaz, görülecek hesapları varsa onu eşit şartlarda erkekçe vuruşmaya çağırırlardı. Sonra bunlar kuş beyinli yaratıklardır. Bu davranışın kendilerine bir şey kazandırmayıp çok şey kaybettireceği, Balseven gibi düşünenlere ise çok şey kazandıracağını düşünememişlerdir. Onlara hatırlatalım: Türkçülük kolay iş değildir.

ATSIZ - "Veda" makalesinden:

Türkçülüğü gösteriş vasıtası diye kullanan, fakat er meydanında kahpeleşenleri biz 1944–1945 Dâvası'nda bizzat gördük. Bir iman ve irade işi olan Türkçülüğün içinde imanı zayıf, karakteri çürük olanların işi yoktur. Türkçülük kemiyet değil, keyfiyet işidir. Az fakat öz kimselerden mürekkep bir Türkçü teşkilât sıkı bir disiplin altında çalışmak şartıyla ırkımızı terakkinin doruğuna ulaştırabilir.

Atsız Ata'nın yukarıdaki yazılarından da belli olduğu üzere; bazılarının "başbuğ" bellediği (ama başbuğlukla hiçbir ilgisi olmayan) Türkeş, Atsız'a ihanet etmiştir.Türkçülük fikriyatına daha sonraları oy kaygısı nedeniyle İslamcılığı bulaştırmış ve adına "Türk-İslam sentezi" dedikleri şeyi icat etmiştir. Türk-İslam sentezinin Türkçülükle hiçbir ilgisi yoktur. Ülkemizdeki Turan kökenli (Türkmen, Tatar, Yörük, Mavan, Nogay, Karapapak vesaire) nice insanın özbeöz Türk olmalarına rağmen Türkçülük fikriyatına mesafeli olmalarının tek nedeni Türkeş'in Türkçü görünümlü İslamcı politikalarıdır. Türk olmayanlar bile Türklüğe bu kadar zarar vermemişlerdir.

MHP ile Türkçüler arasındaki ayrılma, 1944 Türkçülük Turancılık davası yargılamalarında Türkeş'in, Atsız Ata'yı satması yarı yolda bırakması, diğer bir deyişle ihanet etmesinden sonra ve 1969 Adana Kongresinde CKMP'nin isim ve amblem değişikliği konusunda ikiliklerle birlikte başlamıştır.

MHP içindeki İslamcı kanadın üç hilal olmasını istedikleri amblemi karsılarındaki Türkçü kesimin Bozkurt olarak istemesi ile beraber ilk görüş ayrılığı kendini göstermistir.

Bu arada parti içinde yapılan görüşmelerde Rıfat Baykal ve Muzaffer Özdağ, Bozkurt ambleminden yana tavır koyarak MHP içindeki İslamcı akımdan yana olan başta Yüksel Serdengeçti, Dündar Taşer, Faruk Akkulah, Hüseyin Üzmez gibi partililere karşı taraf olmuşlardı.

Kongre esnasında serdengeçtinin ''Biz Osmanlı torunlarıyız, Üç Hilalin amblem olması gerekir!''sözü CKMP'nin büyük bölümünde destek bulmuştur.

İstanbul Türkçüler Derneği ve üniversiteli Türkçüler buna şiddetle karşı çıkarak Bozkurt ambleminin kabulünü istemekteydiler. Parti içinde ise asker kökenliler, Atsız Ata'nın izinden gidenler yine aynı görüşün paylaşımcıları oldular.

CKMP'nin kurultayında Türkçüler ile hilalciler arasında gerginlikler oluşmaktaydı, Türkçüler gösteriler yaparak amblem konusunda taviz vermediler.

Türkçü gruba destek veren Rıfat Baykal, Muzaffer Özdağ ile beraber Abdulhaluk Çay, Niyazi Adıgüzel, Ufuk Şehri, Mustafa Ok, Kürşat Özkan gibi önemli kişiler vardı.

Kurultay divanı parti ismini "Milliyetci Hareket", amblemini Üç Hilal olarak değiştirmiştir. Bunun üzerine kurultayda karışıklıklar ve sertlikler meydana gelmiştir. MHP içinde Türkçü kesime karşı düşmanca tavır kongrede Türkçüleri destekleyen divan başkanı Orhan Kaleli'nin görevinden alınmasıyla aleni bir hal almıştır.

Kongreden sonra Türkçüler aralarında toplantı düzenleyerek kongreyi tartışmışlardır. Sonuç olarak MHP'nin Türkçülükle bağdaşmadığını İslamcı bir hal aldığını ve MHP ile yolların ayrılması gerektiği kararına varmışlardır. Lider, teşkilat, doktrin anlayışı ön planda olan fikir ve kadro anlayışının geri plana atıldığı Türkçülükten uzak sentezci, ümmetçi bir parti ile Türkçü, laik kesim tamamen yollarını ayırmıştır. 1969 Adana Kongresi ile beraber MHP içindeki Türkçülüğü reddeden, sentezci ve ümmetçi fikrin hakimiyeti adana kongresinde çok bariz örneklerle su üstüne çıkmıştır.

İlk olarak dönemin Adana İl Başkanı Faruk Akkulah'ın konuşmasında MHP'nin mantığını açıklayan bir bölüm budur: ''Partimiz ben Türk'üm diyen ve kendini Türk sayan her insanı Türk kabul eder ve ırkçılığı tamamıyla reddeder. Biz milleti kanda değil, kültür ve ideal birliğinde arıyoruz."

İkinci olarak kongrede Sadi Somuncuoğlu ve Kamil Turan'ın Bozkurt amblemli gençleri ''Aranızda Şamanist olmayan Şamanistler var!'' diyerek kışkırtıcı laflarda bulunması ve Bozkurt'un bir totem olduğunu (put olduğunu), İslam'la bağdaşmadığını belirten saçma sapan laflarla gençler arasına nifak sokmaya yönelik laflar ettiğini unutmamamız gerekir.

Ayrıca tüzükte bulunan Atatürkçülük maddesinin kaldırılmasına yönelik çalışmalar olması bu maddelerin değiştirilmesine yönelik çalışmalar partide bulunan anti Atatürkçü, tarikatcı kesimin varlığının ispatıdır.

Türk-İslam davası yönündeki bir parti ile birlikte siyaset yapılamayacağına karar veren Türkçüler, partiden ayrılmaya karar vermişlerdir. Kendilerinin idealist insanlar olduğunu belirten Rıfat Baykal ve Muzaffer Özdağ MHP yönetimini politik ve oy avcısı olarak nitelendirerek MHP'nin İslami değerlere bağlı, tarikat ve cemaat mensubu kişilere adaylık teklif ettiğini ve bunları aday olarak gösterdiğini de açıklamışlardır. Baykal, Özdağ ve arkadaşları MHP'nin oy avcılığı, din istismarcılığı yaptığını MHP'nin İslamcı, Atatürk ilke ve inkılaplarına muhalif bir çizgide ilerlediğinin tespitine karar verip partiden ayrılmalarını gerekçelerini böylelikle açıklamışlardır.

Kongre öncesi Türkeş özellikle Türkçülere amblemin Bozkurt olacağının garantisini vermiştir. Fakat kongrede bunun Bozkurt olmayacağı belli olmuştur.

Netice itibariyle 1969 Adana Kongresinde Türkçüler ile MHP arasında büyük uçurumlar oluşmuştur. MHP Türkçülükten taviz veren bir yapı oluşturarak siyaset Türkçülüğünde yer almıştır.

MHP artık İslamcı, sentezci bir parti olmuştur. İslamcılar sürekli "Tanrı yok, Allah var, Bozkurt, yok hilal var, ırkçılık yok, ümmetçilik var!" bilinciyle Türkçülere karşı Türk ırkının üstünlüğüne inananlara karşı cephe almışlardır.

Bu danışıklı dövüş yıllardır devam etmektedir. MHP'nin ise durumu bellidir Türklük bilinciyle yaşayan insanların milliyetçi bir parti görünümüne aldanarak verdiği oylarla ayakta durmaktır.

1969 tarihi bir dönüm noktasıdır. ABD'den patentli Türk-İslam sentezinin görüş olarak benimsendiği tarihtir.

Türk-İslam sentezi 1960'lı yıllarda ABD'nin hemen hemen tüm dünya ülkelerinde sistematik bir şekilde uyguladığı anti-komünizm politikasının ürünüdür.

Milliyet ve din kavramlarını reddeden komünizm ile mücadele etmenin yolu olarak milliyetçilik ile din karışımı suni akımlar ABD tarafından birçok ülkede oluşturulmuştur. Hıristiyan ülkelerde Hıristiyanlık ile o ülkenin milliyetçiliği karıştırılarak anti-komünist akımlar oluşturulmuş, Türkiye'de ise Türk-İslam sentezi peydahlanmıştır.

Geniş kitleler Türkeş adını ne zaman duydular? Daha çok 1960 İhtilalinde... 1960 İhtilalinde şu deniyor: "Türkeş'i tanıyoruz. Irkçılık-Turancılık davasında Türkçülerle beraber yargılandı." Evet... Yargılandı da, yargılanma sebebi Atsız Ata'ya yazdığı mektuplardı.

O mektuplar bulunmasa yargılanmasına da bir sebep yoktu aslında... Neden kimse Türkeş'in mahkeme heyetine o tarihlerde yazdığı "pişmanlık" ifadeleri ile dolu "Ben suçsuzum, affımı istiyorum..." şeklindeki mektuptan bahsetmiyor.

Tırnaklarının çekildiği de yalandır. Birileri ismini destanlaştırmak için bunu söylüyorlar. Türkeş'in tırnakları çekilmemiştir. Kendi ifadesidir tırnaklarının çekilmediği... Bunu Yavuz Bülent Bakiler Türkeş'in ağzından duyduğunu söylüyor. Ama, başta Atsız Ata olmak üzere bütün Türkçüler müthiş işkencelerden geçtiler. Ama hiçbir zaman mektup yazma gibi bir zayıflığa düşmediler. "Türk'üz, bize isnat edilen suçta ırkçılık ise biz ırkçıyız. Kim haklı kim haksız tarih önünde anlaşılır!" diye haykırdılar.

Ülkücülerin dillerine sakız ettikleri başbuğ kavramının anlamına da değinmek gerekiyor.

Başbuğ; "Ordulara başkumandanlık ederek, meydan savaşlarında büyük zaferler kazanıp yeni bir Türk devleti kuran komutan" demektir.

Bazılarının"başbuğ" dediği Türkeş;

* Hangi ordulara başkumandanlık etmiştir?
* Hangi meydan savaşlarında büyük zaferler kazanmıştır?
* Hangi yeni Türk devletini kurmuştur?

Son olarak MHP'nin güncel durumuyla ilgili haberlere de değinelim ve yazımıza son verelim.

MHP'den BDP'ye (PKK'nın siyasi uzantısına) geçen Van Başkale MHP İlçe Teşkilatı üyeleri:


MHP'lilerle BDP'liler (PKK'nın siyasi uzantısı) karşılıklı göbek dansı yapıyorlar:


Ermenileri dost olarak gördüğünü ifade eden Türkeş:


Türkçü olduğu sanılan MHP'nin Ermeni adayıyla ilgili bir haber: