Bu Blogda Ara

19 Ocak 2020 Pazar

KANAL İSTANBUL

KANAL İSTANBUL

Bundan 10000 küsür yıl önce Karadeniz ve Marmara bir tatlı su gölü idi. Buzulların erimesi ve tektonik hareketlerle birlikte Akdeniz'in sularının kuzeye hücum etmesi sonucunda Marmara ve Karadeniz haftalar içinde denize dönüştü. Karadeniz'in üst 200 metresinde oksijen olması, 200 metreden daha derin kesimlerde yaşamın olmaması bu yüzdendir.

Bugün Karadeniz'de sahil dediğimiz yerler, 10000 yıl öncesinin yaylalarıydı.

Daha ilginç de bir bilgi vereyim: Bugün özellikle Ortadoğu kaynaklı kültürlerde Nuh Tufanı olarak anlatılan efsanenin kökeni de bu olaydır. Bugün İran'da "Hûda, birader, peder, mâder, kedi" sözcüklerine karşılık İngilizlerin "God, brother, father, mother, cat" sözcüklerini kullanmalarının sebebi, Karadeniz'in tatlı su gölünden denize dönüşmesidir. Kökenleri aynı olan insanların bir kısmı Avrupa tarafında, bir kısmı Asya tarafında kalmıştır. Avrupa tarafında mahsur kalanlar bugünkü Avrupalıların (Germen, Slav, Latin, Yunan, Kelt vesaire) ataları, Asya tarafında mahsur kalanlar bugünkü İranlıların (Fars, Tacik, Hint, Zaza vesaire) atalarıdır.

Bu yazdıklarım uydurma değil, Karadeniz'de yapılan bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu gerçeklerdir. William Ryan ve Walter Pitman'ın yazdığı Nuh Tufanı adlı kitabı okumanızı öneririm.

Yani doğayı insanoğlu kolay kolay alt edemez. Doğa illa kendi planını uygular. Bugüne kadar birçok canlı türü yok olmuş, birçok canlı türü evrimleşmiş, birçok yeni canlı türü meydana gelmiş, birçok cografî olayın meydana gelmesi sonucunda yeryüzünde ciddi değişiklikler olmuş, göller kurumuş, yeni denizler oluşmuş, adalar batmış, yeni adalar ortaya çıkmıştır.

Kanal İstanbul'un doğayla moğayla bir ilgisi yoktur. Yapılacak kanalın doğaya ciddi bir etkisi olmayacaktır.

AKP'ye yakın yandaş medya nasıl ki AKP'lileri kandırıyorsa (A Haber gibi) CHP'ye yakın yandaş medya da CHP'lileri kandırıyor (Fox Tv gibi) ve doğanın geri dönüşü olmayacak bir şekilde tahrip edileceğini iddia ediyor.

Doğada geri dönüşü olmayan bir tahrip yoktur. Doğa kendini her zaman yeniler.

Kanal İstanbul; Ekrem İmamoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki siyasi bir çekişmedir. Yani İstanbul'u Kürtleştirmeye çalışan biriyle Araplaştırmaya çalışan biri arasında geçen bir kavganın görünen yüzüdür.

Belediyeyi CHP'ye kaptıran AKP, Arap kardeşleriyle birlikte kendi İstanbulunu inşa etmeye çalışmaktadır.

Yani mevzunun doğayla moğayla hiçbir ilgisi yoktur.

Kürtlerin güdümündeki CHP ile İslamcıların güdümündeki AKP arasındaki kavga Türkçüleri ilgilendirmemelidir. Türkçüleri ilgilendiren tek nokta, işin siyasi kısmı ve projenin Montrö Antlaşması'na olan etkisidir.