Bu Blogda Ara

31 Mayıs 2020 Pazar

İNTERNETİN BOKU ÇIKTI!

İNTERNETİN BOKU ÇIKTI!

İnternette şu "bildirim" olayına, sahte haberlere gerçekten yaptırımlar, yasaklar gelmeli. SEO uygulamasından da bir an önce vazgeçilmeli.

Mesela haber okumak istiyorum, bir haber sitesine gireceğim. O bildirimi kapat, bu bildirimi kapat, şu bildirimi kapat... Bir saat bununla uğraşıyorum.

Sosyal medya siteleri de aynı... Bildirim al, bildirim alma, bildirim, bildirim, bildirim...

Mobil uygulamalar da aynı halt! Bildirim al, bildirim gönder, bildirim ayarları, bildirim Allah bildirim!

Ne bildirimmiş arkadaş! Lan ne meraklıymışsınız bildirim göndermeye!

Bundan on yıl kadar önce televizyon izlemeyi bıraktım. Yani yanımda biri televizyonu açarsa yandan falan bakıyorum biraz. Ama kanalları bilmem. Televizyon programlarını, sunucuları falan bilmem.

İnanmayacaksınız belki ama söyleyeyim, ben televizyonu açıp kapatmayı da bilmiyorum. Televizyon kumandasını kullanmayı unuttum, yıllar oluyor. Sesi nereden açılır, nereden kapanır, kanal nasıl değiştirilir, televizyon nasıl açılır ve kapanır; bilmiyorum. Şaka değil.

Televizyon izlemeyi tamamen bırakmamdaki tek sebep, filmlerin en heyecanlı yerinde lap diye giren saçma sapan reklamlardı.

Ve öfkelenip televizyon izlemeyi bırakmıştım. Öyle böyle bir öfke değil, televizyonda babam çıksa ben yine televizyon izlemem.

Ama internetteki bildirim muhabbetine bakıyorum da, televizyonda yırtık dondan çıkar gibi çıkan reklamlar bile daha sevimli geliyor.

Yakında interneti bırakabilirim.

Tamamen...

Yani Facebook, Instagram vesaire hesaplarımı silebilirim (geçici olarak dondurmaktan değil, tamamen silmekten bahsediyorum).

Bana ait birkaç internet sitesini tamamen kapatabilirim. İnsanların yararlanmaları veya ziyaret etmeleri umurumda bile olmaz.

E-posta bile kullanmayabilirim.

Hatta akıllı telefonu rafa kaldırıp telefonu sadece telefon olarak kullanmaya başlayabilirim, bundan on küsür yıl önceki gibi.

E-posta adresi vermeden kullanılamayan hiçbir hizmeti kullanmamaya kararlı olarak hem de.

Hiç şakam yok.

İnternetin iyice boku çıktı.

Haber siteleri başta olmak üzere internetin boku çıktı.

Bir haber başlığı görüyorsun, "Ünlü oyuncu hayatını kaybetti!" diye yazıyor mesela. Kim öldü ki lan deyip tıklıyorsun, Portoriko'nun bir kasabasında yaşayan ve Portorikoluların bile doğru dürüst tanımadığı bir tiyatrocu ölmüş... Allah rahmet eylesin de bana ne babasını satayım? Sırf insanlar tıklasın, bunlar da hitlerini arttırsın diye böyle başlıklar atıp hepimizi geri zekâlı yerine koyuyorlar.

Aslında bu hep Google'ın bok yemesi!

Google yıllar önce SEO diye bir şeyi uygulamaya koydu. Tam açılımı "Search Engine Optimization" oluyor. Buna göre çeşitli algoritmalar var ve insanlarla firmalar internet sitelerini arama motorunun botlarını çekmek için çeşitli kalıp cümleler koyuyorlar sitelerinin orasına burasına. Dolayısıyla bu kirliliği yaratan Google'ın bizzat kendisi.

Kısaca şu: İnsanlar veya firmalar internette ziyaretçi sayılarını arttırmak için SEO teknolojisini kullanıyorlar. Arama motoru botlarını çekmek için de başlıkları ilgi çekici hale getiriyorlar. Başlıktaki vuruculukla içerikteki paylaşımın birbirini tutmasına hiç gerek yok.

Uzun uzun anlatmak istemiyorum, SEO nedir diye araştırıp kendiniz öğrenin.

Mesela şöyle oluyor: İnternette bir haber sitesinde "Falanca hastalığa kesin çözüm!" diye bir başlık görüyorsunuz. Merak edip tıklıyorsunuz. Karşınıza "Falanca hastalığa kesin çözüm!" yazısı çıkıyor. Ekranda aşağı doğru iniyorsunuz, "Bu hastalık şöyle bir hastalık..." diye başlayan yazı devam ediyor. Hastalığın belirtileri yazıyor, nasıl bulaştığı yazıyor, risk grubundaki insanlar hakkında yazıyor, en çok hangi ülkelerde görüldüğü yazıyor, hastalığa dair istatistikler yazıyor. Aşağı iniyorsunuz, birkaç paragrafta bir başllık gibi atılmış olan "Falanca hastalığa kesin çözüm!" yazısını görüyorsunuz. Ekranda aşağıya doğru iniyorsunuz da iniyorsunuz. Ama o hastalığın çözümüne dair bir kelime bile yok. Sadece ilgi çekmek ve sizin gibi bir sürü insanın o habere tıklaması için o şekilde başlık atmışlar.

1990'lı yıllarda özel televizyon kanallarının çıkmasıyla başlayan "reyting" saçmalığının internet versiyonu bu hareketler.

Ambalajlı başlıklar, janjanlı tanıtımlar, bol reklam ama tırt içerik...

Benim bir internet sitem var, kendi alanında sayılı tematik sitelerden biri (akvaryum hobisiyle ilgili bir forum sitesi idi). İçindeki bilgiler her kitapta bulunabilecek türden bilgiler değildi. Ansiklopedi gibi bir site idi. Ama bu SEO olayını hiç sallamadığım için günlük ziyaretçi sayısı az idi. İçeriği son derece zengin ve özgün olan on küsür yıllık siteme günde yüz kişi giriyorken, bir başka herifin iki günlük sitesine (ki kopyala/yapıştır ile hazırlanmış bir siteye) sırf SEO kodlarını çaktılar diye günde binlerce kişi giriyor.

SEO dedikleri işte böyle rezil bir durum.

İnternetin geldiği nokta işte bu.

Koskocaman bir bok çukuru!